Milliyet.com.tr/ Son dönemde kimlik bilgilerinin ele geçirilmesiyle dolandırıcılık vakaları artmaya başladı. Son olarak Muğla’nın Menteşe ilçesinde yaşayan Uğur Kayalı’nın adına müşterisi olmadığı bir bankada hesap açılarak, rızası dışında 350 bin TL ihtiyaç kredisi kullanıldı. Kendisi gibi çalınan kimlik bilgileriyle adına kredi açılan 150’den fazla mağdur olduğunu söyleyen Kayalı, savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Kayalı, kredi çekilen hesaba bloke koydurmasına rağmen 350 bin TL’nin 190 bin TL’sinin Elektronik Fon Transferi (EFT) ile başka hesaba geçtiğini öğrendi.
Kişilerin haberi olmadan kredi çekilip bu tutar başka hesaplara, oradan da kripto hesaplara aktarılabiliyor. Bu tür durumlarda bankanın bir suçu var mı? Dolandırıcılığa karışmış olanlar için cezai yaptırım ne? Konuyla ilgili merak edilenleri 3 avukat milliyet.com.tr’ye değerlendirdi.
ARABULUCU AVUKAT METİN: NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇUNDAN YARGILANIR
Arabulucu Avukat Umut Metin konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Kendisine ait olmayan bir başka kimlik bilgisini kullanmak suretiyle, kendisini kimlikteki kişiymiş gibi tanıtarak bankadan kredi temin eden şahıs aleyhinde elbette cezai yaptırımlar öngörülmüştür. Bu durumda Türk Ceza Kanunu’nun 157-158. maddelerinde belirtilen dolandırıcılık suçunun gündeme geldiği kabul edilir.
‘YETERİNCE CAYDIRICI DEĞİL’
Hile olarak sahte kimlik bilgilerini beyanla bankayla muhatap olan kişinin, aslında bir başkasının adına kullandığı kredi ile haksız ve kanun dışı bir kazanç sağladığı açıktır. Bu suçun aslında aynı anda iki mağduru vardır. Biri kimliği kullanılan masum vatandaş, diğer ise bir kısım sahte belgelerle aldatılan bankanın kendisidir. Ne üzücü ki, dolandırıcılığın cezası 1 yıldan başlamaktadır. Yine maalesef ki, hapis cezası da genel olarak yoktur. Kredi temini suretiyle bu suçu işleyen kişi nitelikli dolandırıcılık suçunu işlemiş kabul olunabileceğinden 4 yıldan başlayan bir ceza ile karşılaşabilmektedir. Lakin soruşturma ve mahkeme süreçlerinin uzun süresi de dikkate alındığında hem cezanın hem de ceza yargılaması temposu ve yargılama sürecindeki halin, suç işleyenlere karşı yeterince caydırıcı olmadığı görülmektedir.
BANKANIN SORUMLULUĞU VAR MI?
Yaşanan hadisede, bankanın da hileye muhatap kaldığı açıktır. Bununla birlikte, bankalar güven kurumları olup, bu ve benzeri hadiseler konusunda özen sorumluluğu üst düzeyde kurumlardır. Yaptığı işlemlerde göstermesi gereken özenin altında özen göstermiş olunduğu anlaşılırsa, banka aleyhine maddi – manevi tazminat davası açılabilir. Bankanın ve banka personelinin, özellikle yeni ve bankaca tanınmayan bir müşteri ile karşılaştığı anda dikkat düzeyini en üst düzeyde tutması beklenir. Burada bankada fiziki bulunma halinde banka personelinin, fiziken bulunma değil de elektronik ortamda hesap açılışı/kredi temini söz konusu ise işlem yapan kişiyi tanımak ve analiz etmek için gerekli altyapıyı ve güvenlik önlemlerini her daim çalışır durumda tutması ve bu sistemleri müşteri güvenliği lehine süreklilikle geliştirmesi gerekir.
Özellikle kripto para gibi bir alana yönelik para transfer işlemleri, müşterinin genel harcama ve para kullanım tavrı analiz edilmeden hesabındaki bedelin banka tasarruf alanı dışına çıkarılmasına karşı bankanın titiz davranması, güven kurumu olmasının sorumluluğu gereğidir.
YARGITAY TARAFINDAN BANKA ÜZERİNDEN TAHSİL EDİLECEĞİNE DAİR KARARLAR VAR
Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin daha önceden bu tür bir davaya ilişkin verdiği karar mevcut. Davacının kredi kartı ve hesaplarından bilinmeyen 3. kişilerce çekilen paraların davacının talimatı dışında çekildiği ve bu hususta davacı tarafın alabileceği herhangi bir güvenlik önleminin bulunmadığı, olayın tamamen bankanın kusurlu davranışından ve yetersiz ve niteliksiz güvenlik önlemlerinden kaynaklandığının kabulü ile çekilen paranın bankadan tahsiline karar verileceğine hükmetmiştir.
VATANDAŞLAR NE YAPMALI?
Aslında kişiler e-Devlet üzerinden hangi bankalarda mevduat hesapları olduğunu kontrol edebiliyorlar. Vatandaşlarımızın buradan adlarına kayıtlı banka hesaplarını kontrol etmelerini tavsiye ederiz. E- Devlet kişilerin adlarına kayıtlı varlığı, yapılan işlemleri görmesi adına da önemli bir veri sunmaktadır.
Kişisel bilgileri kullanılarak rızaları dışında adlarına kredi kullanılan kişiler bu durumdan genelde ya telefonlarına gelen sms ile ya da ödenmeyen kredi taksitleri dolaysıyla haklarında icra takibi başlatılması ve malvarlıklarına haciz konulması ile haberdar olmaktadır. Kişinin bu durumda yapması gereken ilk iş ivedi olarak bankaya durumu öncelikle telefon yoluyla bildirmektir. Çağrı merkezlerine yapılacak hızlı bir bildirim, yasal adımdan çok önce koruyucu olabilecektir. Eş zamanlı olarak yaşanan hadisenin saatine de bağlı şekilde; banka şubesi ile irtibata geçmek de gerekmektedir. Burada hesabın derhal bloke edilmesi sağlanmalıdır. Devamında ise vakit kaybetmeden olay detayları hakkında yetkili savcılığa suç duyurusunda bulunmalıdır.
‘MENFİ TESPİT DAVASI AÇILABİLİR’
Diğer taraftan bankanın, kimlik bilgileri bilgisi dışında kullanılan, suça dahil olmayan kişi hakkında isabetsiz bir alacak tahsili girişimi söz konusu ise; bu tür talebe muhatap kalan mağdur kişi borçsuzluğunu ispat etmek için hukuk mahkemelerinde menfi tespit davası da açabilir.
ZARAR KARŞILANIR MI?
Bankanın sorumluluğunun doğduğu düşünülürse kişi zararının karşılanmasını bankadan talep edebilir. Keza bankanın, kendisini de mağdur eden dolandırıcılık suçu failleri yerine, kimliği sürece dahili olmaksızın, bilgisi ve rızası dışında kullanılan kişiden bir alacak talebinde bulunması halinde de bir zarar oluşmaması için mağdurun hukuki süreçleri dikkatle yürütmesi gerekir.”
AVUKAT KEREM OLCAYTO: İKİ YILDIR YOĞUN OLARAK GÖRÜLMEYE BAŞLANDI
Avukat Kerem Olcayto’nun açıklamaları şu şekilde: “Bununla ilgili yargıtay kararları var. Son iki yıldır bu tür durumlar yoğun olarak görülmeye başlandı. Bankanın sorumluluğu ile ilgili nokta şu: Bir kişi sahte kimlik belgesi düzenler, noterde sahte evrak düzenleyip bankada işlem yaparsa, sahte evrak olduğu anlaşılmayan durumlarda, noter de işin içine dahil edilip usulüne uygun sahte kimlik düzenlenir ve bu şekilde kredi çekilirse, bu direkt anlaşılan bir durum değilse banka burada sorumlu değildir.
Çekilen paranın kripto paralara aktarılması şöyle oluyor: Özet olarak bankada bir hesap var. Usulsüz bir kredi çekilmiş, bu bizim bankadaki hesabımıza yatırılmış ve bu para internet yolu ile başka hesaplara aktarıldığında bu kredi için verilen para bankanın parası olduğu için bankanın da maddi zararı olduğundan kaynaklı bankanın bundan sorumlu olmadığına dair yargıtay kararları var. Bankadaki para kredi olarak alınıp başka hesaplara aktarıldığı için burada banka için bir maddi zarar doğmuş oluyor. Bankaya husumet yönlendirilemeyeceğine dair pek çok karar söz konusu.
Sahte kimlik ile noterde düzenlenen belgelere dayanarak işlem yapıldıysa banka burada sorumlu kabul edilmiyor. Kritik nokta yapılan işlemin bankacının fark edemeyecek nitelikte olmasıdır.
‘MADDİ, MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLİR’
Burada mevzuat düzenlenmesi lazım. Vatandaş için uzun bir hukuki yol oluyor. Önce para ödenmeli ve dava açılmalı. Bu durumda yapılması gereken ilk şey şu: Vatandaşların derhal menfi tespit davası açmaları lazım. Vatandaşlar bunu çok geç fark ediyorlar. Menfi tespit sonrası vatandaş bankaya maddi, manevi tazminat davası açabilir.
DOLANDIRICIYA NE KADAR CEZA VERİLİR?
Yargılamanın bitmesi, neticesinde imzanın belgenin, üzerine kredi çekilen vatandaşa ait olmadığı, onun da bundan mağdur olduğu anlaşıldığı zaman banka zaten bu krediyi vatandaştan talep etmiyor. Sahte kimlikle kredi başvurusu yapanlar nasıl yargılanır. TCK’nın 204. maddesinde resmi belgede sahtecilik, TCK’nın 157-158 maddelerinde nitelikli dolandırıcılık suçlarından bunlar yargılanır. Resmi belgedeki sahtecilikten dolayı 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasından yargılanırlar. Kanun burada resmi belgenin kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde verilecek ceza yarı oranda artırılır. Nitelikli dolandırıcılık suçunda da 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ve 5 bin güne kadar adli para cezası alınabiliyor.”
AVUKAT GİZEM GONCE: BANKA HESAP SAHİBİNİ UYARMALI
Avukat Gizem Gonce’nin açıklamaları şu şekilde: “Bankaların bu noktada sorumluluğu mevcut. Yargıtay’ın son vermiş olduğu karar doğrultusunda bankalar hesap sahiplerinin hesaplarını korumakla mükelleftir. Kişilerin haberi olmadan kredi çekilip bu tutar başka hesaplara, oradan kripto hesaplara aktarılmasını banka da takip ederek şüpheli işlemler için hesap sahibini uyarmalı, bu konuda sorumluluk bankadadır.
Yargıtay’ın bu konuda vermiş olduğu önemli bir karar var. Yargıtay’ın kararı şu şekilde: “Banka müşterisinin hesaplarını korumakla yükümlüdür. Şüpheli işlemler, hesap dökümleri konusunda normalin dışında bir uygulama varsa bunları bildirmekle yükümlüdür” der.
ÖNCELİKLE BANKAYA BİLDİRİLMELİ
Böyle bir durumda vatandaşların yapması gereken ilk şey bankaya durumu bildirmektir. İzin dışında yapıldığını, bunların şüpheli işlem olduğunu, bildirmelidir. Mutlaka kendi hesaplarından yapılan, hukuka uygun olmayan işlemlerin hesap dökümleri ile birlik savcılığa bildirilmesi gerekiyor.
Savcılık sürecinde çekilen 350 bin TL’lik kredinin nasıl tazmin edileceği aslında savcılık sürecinde kapsamlı bir şekilde incelenmesi ile anlaşılıyor. Dolandırıcının kimlik bilgileri tespit edildikten sonra kendisine karşı icra takibi yapılmak suretiyle süreç kendisinden talep edilebilir.
‘PARA İADESİ TALEP EDİLEBİLİR’
Soruşturma aşaması tamamlandıktan sonra ağır ceza mahkemesinde dolandırıcılık suçundan yargılama başladığında mağdur olan kişiler yaşamış oldukları maddi zararın karşılanmasını ceza mahkemesinde talep edebilirler. Tazminat davası açılarak, icra takibi yapılarak hesaplarından çekilen paranın kendilerine iadesinin yapılması talep edilebilir.