Yeni yılın ilk saatleriyle birlikte yüz binler, Galata Köprüsü’ne “Şehitlerimize Rahmet, Filistin’e Destek, İsrail’e Lanet yürüyüşü” için akın etti.
Gazze’de işgalci İsrail’in yaklaşık 3 aydır gerçekleştirdiği soykırım saldırılarına maruz kalan Müslümanların ve terör örgütünün hedefi olan kahraman şehitlerimizin sesi olan yüz binler, Galata Köprüsü’nde bir araya geldi.
Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye ve Eminönü Yeni camilerinde sabah namazında buluştuktan sonra Galata Köprüsü’ne akın eden vatandaşlar, sabahın ilk ışıklarında Filistin’e destek ve teröre lanetlerini bir sesle haykırdı.
Teröre ve Siyonizm’e karşı birlik ve beraberlik ruhunu yansıtan bu yürüyüş sonrası TÜGVA da anlamlı bir etkinlik için kolları sıvadı. Sanatçı ve AK Parti 28. Dönem İstanbul Milletvekili Yücel Arzen’in liderliğinde dünyanın dört bir yanından birçok sanatçı Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) sahne alacak.
Arzen Orkestrasına Srilanka’dan Maslama Muhammed Munas, Kazakistan’dan Gulcan Korganbegova, Polonya’dan Monika Bulanda, Suriye’den Bayda ve Alaa Alkhatib, Kongo’dan Enzo Ikah, Irak’tan Ahmed Adel ve Afganistan’dan Basir Ahmed Turan eşlik edecek ve her sanatçı kendi özgürlük şarkı ile konseri renklendirecek.
Yüz binlerin akın ettiği yürüyüşün devamı niteliği taşıyan bu konserle yine teröre ve Siyonizm’e karşı yek vücut olarak kararlı bir duruş sergilenecek.
Hiçbir İstiklâl ve Hürriyet yürüyüşünün şarkılar söylemeksizin devam etmeyeceğini vurgulayan Arzen, Galata Köprüsü’nde Filistin’e destek ve teröre lanet için haykıran yüz binlerce vatandaşı 2 Ocak Salı günü gerçekleştirilecek konsere davet etti.
Konserin ‘Kudüs İşgal Altında Ya Kalbimiz?’ sloganıyla düzenlendiğini belirten Arzen, ”Konserde orkestra eşliğinde resitatif bir biçimde şunları söyleyeceğim ki Büyük Ankara Mitingi’nde de öyle yapmıştım” ifadelerini kullandı.
TÜGVA’nın gerçekleştireceği konsere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Arzen şu ifadeleri kullandı:
100 yıl önce Anadolu’yu karış karış dolaşan Mehmet Akif, Türk Milletini Mustafa Kemal Paşa saflarında İstiklâl Harbine çağırırken (Hatırlayınız Narullah Camii’nde yaptığı konuşmayı) ve insanlara yeniden diriliş şarkıları söylerken şunları söylüyordu;
“İstiklâl ve hürriyetiniz yoksa, istiklâl ve hürriyet için verilen bir kavganız, cihadınız yoksa… bir hayatınız da yoktur!”
İstiklâl (bağımsızlık) ve Hürriyet (özgürlük) bütün insanlık faziletlerinden farklı.
Bütün erdemlerin üzerine yükseldiği iki temel fazilet!
Bağımsızlığı ve hürriyeti olmayanın bırakın âşık olmasını ibadeti kabul olmaz!
Var olamaz, varlık olamaz!
Ve fakat bağımsızlığımız ve hürriyetimiz başkalarına bağlı!
Dünyanın bütün mazlumlarına!
Dünyada bir tek esaretten ve kölelikten söz ediyorsak; özgür değiliz demektir!
Özgürlük artık İngilizce söylenemez!
Herkesin kendine düştüğü, düşürüldüğü, gömüldüğü, kendi ile yalnız bırakıldığı,
kendi deneyimine, haz’dan öte geçemeyecek tecrübelerine, kendi zamanına, AN’ına, kendi cüce benliğine, BEN Tanrısına ibadete zorlandığı bir çağdayız
Kendi etine sarkıntılık ettiği, haz çukurunda, ne olduğunu tanımlamaktan aciz ve fakat kutsal ilan ettiği o yüce AN’a (an’ı yaşa), coğrafyasına “kader” deyip kendi mekânına mahkum bırakıldığı bir dönem!
Bizhürriyetimizin koşulunu Srilanka’dan Kongo’ya, Suriye’den Kazakistan’a, Polonya, Irak, Afaganistan’a…Yani dünyanın bütün mazlumlarına
onların kırılmış heveslerine, zalimlerin incittiği gururlarına, insanlık onurlarına ama ayağa kalkma metanetlerine ve kısılmış sesleri ile söyleyecekleri hürriyet şarkılarına bağladık.
O hürriyet şarkıları ki burada ancak İstanbul’da söylenebilirdi!
Konserimizin üst başlığı Kudüs İşgal Altında Ya Kalbimiz?
Konserde orkestra eşliğinde resitatif bir biçimde şunları söyleyeceğim ki Büyük Ankara Mitingi’nde de öyle yapmıştım:
“Ey İstanbul!.. Ey İstanbul’un bağımsız ve özgür insanları!..
100 yıl önce yaktığın istiklâl ve hürriyet meşalesi bugün Gazze’de yanıyor görmüyor musun?
Bu ateşi sen yaktın İstanbul hatırlamıyor musun?
Gazze ve Filistin bugün İstiklâl ve hürriyet harbi veriyor!
100. yıl önce senin verdiğin gibi!
Ama savaş bitmedi!
Ve bitmeyecek!..
Kalbimizin Kudüs’ü işgalden kurtuluncaya dek!
Gazze’deki çocuklar birer afetzede değil!
Filistin’deki insanlar aç, yoksul, perişan değil!
Onları böyle gören, böyle tanımlayan, kendi konfor makamlarından Gazze’deki bebekler adına gözyaşları döküp, yine kendi cüce benliklerine Katil İsrail’in yıktığı binalar altından “ego” devşirmeye çalışan;
Nebbaş…! Kalpleri ve zihinleri işgal…!
Sözüm ona sanatçı ya da ünlü…!
Sen onları hep çok iyi bilir iyi tanırsın İstanbul!
Ama o gafiller de şunu bilmeli;
Gazze düşmüş değil
Gazze düşkün değil
Gazze’nin verdiği onurlu bir İstiklâl Harbi.
İstanbul!… 100. yıl Önce Mehmet Akif’in dedelerinize
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yol arkadaşlığını işaret ederek söylediğini bugün burada ben size yeniden hatırlatıyorum;
İstiklâl ve hürriyetin yoksa
İstiklâl ve hürriyet için verilen bir kavgan,
Cihadın yoksa
Bir hayatın da yoktur!
Ben varım ve buradayım… diyorsan
Cihada elbette destek olacaksın!
Bu yürüyüş bugün devam ediyor!
O gün Mustafa Kemal
Bugün Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde devam ediyor
Ve senin yoldaşlığını bekliyor!
Hava soğuk… İstanbul’a kar yağdı yağacak
Bu havalarda da dövüşenler var fakat
Karda kıyamette
Bir hilâl uğruna
İstiklâl ve hürriyet yolunda; dövüşenler var bu havada.
Bize Türklüğün tanımını yapmak için şehit olan 12 Kahraman Türk Askerini hatırla!
Bu savaş bitmedi İstanbul!
Her yerinde devam ediyor dünyanın!..
Gazze’de Katil İsrail’e,
Pençe – Kilit Operasyonunda Siyonistlerin maşalarına
Afrika’da, Avrupa’da,
Uygur’da, Mekke’de, Medine’de,
Venezuella’da ve Avusturalya’da devam ediyor bu kavga!
İşte, okulda derste, sırada, boykotta, meydanda, hayatın her alanında devam ediyor.
Emperyalistlere karşı
İstiklâl Harbi her yerde!
Biz Türkler Hürriyet Ateşini yakmak ve harlamak için gelmedik mi dünyaya!
Bitmedi bu kavga!
Ve bitmeyecek!
Kalbimizin Kudüs’ü işgalden kurtuluncaya dek!”